1. Büyük Hun Devleti (Asya Hun Devleti)
Türk tarihi Hunlar ile başlar. Orta Asya Türk göçleri sırasında göçe katılmayıp Orta Asya da kalarak Orta Asya nın doğusunda, Orhun ve Selenga ırmakları çevresinde toplanan ve Hun adı verilen bu Türkler, Çin in kuzeyine doğru yayılmışlardı. Çinlilerin Hiung-Nu (fiiyung-Nu) dedikleri Hunlar tarafından Orta Asya da ilk Türk hâkimiyeti gerçekleştirilmiştir. insan, halk anlamına gelen Hun adını taşıyan bu Türklerin, Orta
Asya da Asya Hunları (Büyük Hun), Orta Avrupa da Avrupa Hunları, Kuzey Hindistan da da Ak Hunlar adıyla üç ayrı yer ve zamanda siyasi devletler meydana getirdikleri görülmektedir.Tarihte bilinen ilk Türk devleti Büyük Hun (Asya Hun) Devleti dir. MÖ 7. yüzyılda yapılan Türk göçlerine katılmayan Türk topluluklarınca kurulan Büyük Hun Devleti, ilk dönemlerde Orhun ve Selenga ırmakları ile Ötüken ve Ordos bölgesinde yaşamışlardır. Kuruluş tarihleri kesin olarak bilinmeyen Büyük Hun(Asya Hun) Devleti hakkında ilk bilgiler, MÖ 318 yılına ait Çin ile yapılan ve Çince yazılmış bir antlaşma metnidir. Nitekim Hun Türklerinin akınlarından korunabilmek amacıyla Çin Seddi nin 3. yüzyılın sonlarında tamamlandığı bilinmektedir. Bu antlaşma ayrıca, Orta Asya tarihinde bilinen ilk yazılı antlaşmadır. imparator Shih-Huang-ti (MÖ 247 – 210) Hun akınlarını durdurmak amacıyla, kuzey sınırında inşa edilmiş olan kale ve kuleleri bir duvarla birleştirerek ünlü Çin Seddi ni meydana getirmiştir (MÖ 214).
a) Teoman Dönemi (MÖ 220 – 209)
Hunların bilinen ilk hükümdarı olan Teoman dan, Çin kaynakları Tuman olarak bahseder. fianyü veya Tanhu unvanları ile de anılan Teoman, birbirinden ayrı yaşayan Türk boylarını birleştirerek tarihte ilk Türk birliğini sağlamıştır. 11 yıl hükümdarlık yapan Teoman fianyü dönemindeki Türklerin askerî üstünlüklerinde, süvarilerin önemli bir yeri vardır. Çin e karşı yapılan akınlarda önemli topraklar kazanan Türk süvarileri,
Çinlileri zor durumda bırakmakla kalmamış, onları ünlü Çin Seddi bile durduramamıştır. Tanhu veya fianyü: Asya Hun hükümdarlarının unvanı. Gök Tanrı nın tahta çıkardığı hükümdar olarak kabul edilir. Teoman ın en büyük oğlu ve veliahdı Mete idi. Fakat Teoman ın başka bir eşinden bir oğlu daha vardı. Mete nin üvey annesi onun yerine tahta kendi oğlunun geçmesini istediğinden Teoman ı oğlu Mete ye karşı kışkırtmıştı. Teoman, Yüeçilerin kuvvetli olduğu bu dönemde karısının da etkisinde kalarak Mete yi Yüeçilere rehin
olarak verdi. Ardından da Yüeçilere savaş açtı. O tarihlerde Hunların en güçlü komşuları Tung-hular (Moğol-Tunguz kabilelerinin oluşturduğu birlik) ile Yüeçilerdi. Mete nin Yüeçilerin elinde ne kadar süre rehin kaldığına dair bir bilgi yoktur. Bir fırsatını bulunca Mete, Yüeçilerin elinden kurtulmayı başardı. Geri dönmesine sevinen ve takdir eden babası, onun emrine 10.000 kişilik atlı bir kuvvet verdi. Mete çok disiplinli bir şekilde ordusunu yetiştirdi. Babasını, üvey annesini ve kardeşini kendisine bağlı askerleriyle öldürüp, Hun tahtını ele geçirdi. Başka bir rivayete göre ise Mete, bir av sırasında babasını öldürerek Hun
tahtına geçmiştir.
b) Mete Dönemi (MÖ 209 – 174)
MÖ 209 yılında Mete, şanyü unvanıyla Hun tahtına çıktı. Çin kaynaklarında Mao-tun olarak geçen bu hükümdara Türk tarihçileri Mete demiştir. Dünyanın en disiplinli ordusunu kuran Mete, ülke içindeki karışıklıkları önledi. Bu tarihlerde komşuları güneyde Çin imparatorluğu, güneybatıda Yüeçiler, doğuda ise Tung-hulardı. Mete Han, ilk askerî zaferini kendisinden sürekli toprak isteyen Moğol kökenli Tung-hular üzerine yaptı. Onları ağır bir yenilgiye uğratarak topraklarını ele geçirdi.
ikinci seferi için Mete, yönünü batıya, ipek Yolu na hâkim olan Yüeçiler üzerine çevirdi. Onları da yenen Mete, ipek Yolu nu kontrolü altına aldı (MÖ 203).
Hun-Çin ilişkileri :
Mete, Yüeçilerden sonra Çin e seferlere başladı. Bu sırada Çin e Han sülalesi hâkimdi. Çinliler, Teoman zamanında, Çin in kuzeyindeki otlakları Hunlardan almışlardı. Bu toprakları tekrar almak isteyen Mete, Çin e karşı ilk seferine çıktı. Yapılan bu ilk seferin sonunda Çin sınırındaki Hun otlakları geri alındı (MÖ 201). MÖ 197 de Çin imparatoru Kao-Ti bunun üzerine ordusuyla Mete nin üzerine yürüdü. Ordusunu savaşa hazırlayan Mete bu arada bazı Çin beylerini de kendi yanına çekmeyi
başardı. Öncü Hun birlikleriyle mücadele etmekten yorulan Kao-Tinin 320 bin kişilik ordusunu Mete, pusuya düşürmeyi başardı ve onları yendi. Kaçan imparator Kao-Ti, Pai-teng yaylasındaki bir kaleye sığınmak zorunda kaldı. imparatoru takip eden Mete onu kalede kuşattı. Daha sonra barış ve dostluk antlaşması imzalandı
(MÖ 197). Bu antlaşmaya göre Çin, Sarı Irmak ın güney taraşarını Hunlara terk etti. Ayrıca Çin; yiyecek ve ipek vermeyi, yıllık vergi ödemeyi de kabul etti. Bu antlaşma Doğu Asya tarihinde iki büyük devlet arasında imzalanmış ilk uluslararası antlaşmadır. Mete Han, bütün Çin ülkesini egemenliği altına alabilecek güce sahip olduğu halde, bunu yapmadı. Mete nin böyle davranmasında Çin topraklarının geniş bir alana yayılmış olması ile Çin nüfusunun çok oluşu etkili olmuştur. Mete, Çin in fethiyle buralara yerleşecek olan Türklerin Çin kültüründen etkilenerek benliklerini yitirip yok olacaklarını düşünüyordu. Bu nedenle sadece Çin i baskı altında tutup, vergiye bağlamakla yetindi. Büyük Hun Hükümdarı Mete, MÖ 174 yılında öldüğünde devletin sınırları; doğuda Kore ye, batıda Aral Gölü ne, kuzeyde Sibirya ya, güneyde ise Çin Seddi ve Tibet yaylası ile Karakurum dağlarına kadar uzanıyordu. Büyük Hun Devleti nin askerî ve idari teşkilatı, ekonomik ve sosyal yapısı, hukuk ve sanatı kendisinden sonraki Türk devletlerince de örnek alınmıştır.
c) Ki-ok Dönemi (MÖ 174 – 160)
Mete Han ın ölümünden sonra yerine oğlu Ki-ok geçti. Ki-ok, babasının ölümüyle ayaklanan Yüeçilerin üzerine yürüdü ve onları batıya sürdü. Hunlar karşısında tutunamayan Yüeçiler batıya göç ederek MS I.yüzyılda bugünkü Afganistan, Pakistan ve Kuzeybatı Hindistan da Kuşhan Devleti ni kurdular. Ki-ok, MÖ 166 yılında Çin e sefer düzenleyerek başkentteki imparatorluk sarayını yaktı. Bu seferden sonra Çin ile olan ekonomik ve siyasi ilişkileri geliştirmek için, babası gibi Çinli bir prensesle evlendi. Siyasi amaçla yapılan bu tür evlilikler, genellikle Türk devletleri için istenmeyen sonuçlar doğurmuştur. Kalabalık bir heyetle
gelen Çinli prenseslerin ekibinde casuslar da yer aldığından, bu casuslar Türk boyları ve Türk beylerini birbirine düşürmekten geri durmuyorlardı.
d) Kün-Çin (Cün-Çin) Dönemi (MÖ 160 – 126)
:Ki-ok tan sonra Hun tahtına oğlu Kün-Çin geçti. Çin bu dönemde ekonomik açıdan çok güçlenmişti. Çin in en büyük amacı Hun Devleti ni ortadan kaldırarak ipek
Yolu na tek başına hâkim olabilmekti. Bunun için çok sinsi bir politika izleyen Çin, Çinli prenseslerin ekibinde yer alan casuslar sayesinde Hun beyleri ile Hun devletine bağlı diğer Türk boyları arasına nifak sokarak iç karışıklıkların ve isyanların çıkmasına ortam hazırladı. Ayrıca Türk ülkesine ticaret yoluyla ipek ve lüks eşyalar sokarak halkı rahata ve lükse alıştırdı. Zamanla ülke içinde huzursuzluklar ve kargaşalıklar çıktı. Bazı Hun beylerinin de Çin imparatoruna sığınması Hun-Çin savaşlarının çıkmasına zemin hazırladı.
Kün-Çin döneminde uzun süren Çin savaşları, Hun Devleti ni temelden sarsarak yıkıma doğru giden bir sürece soktu. Kün-Çin in ölümü sonrasında bu süreç hızlanarak, isyanlar ve taht kavgalarının başlamasına neden olmuştur.
Büyük Hun Devleti nin Parçalanışı ve Yıkılışı
Büyük Hun Devleti nin Çinliler karşısındaki üstünlüğünün sona ermesi, Çinlilerin ödedikleri vergiyi ve ipeği kesmesine neden oldu. Bu durum Hun devletini ekonomik açıdan zor durumda bıraktı. Hunların tekrar güç toplayıp Çin e karşı başlattıkları başarılı savaşlar sonucu kazanılan zaferler de kalıcı olamadı. Bu olumsuz
gelişmeleri değerlendirmek isteyen Çinliler, Hunlara karşı akınlarını artırdılar. Bu akınların sonucunda ipek Yolu nun hâkimiyeti MÖ 60 da Çinlilere geçmiştir. Bu durum karşısında Hun hakanı Ho-Han-Yeh (MÖ 58 – 31), Çin himayesine girmekten başka çare olmadığını düşündü. Bu düşünceye kardeşi Çi-Çi karşı çıktı. Bu düşünceyi utanç verici bulan Çi-Çi, Ho-Han-Yeh in hükümdarlığını tanımadı ve devletin siyasî birliği parçalandı, Doğu Hunları ve Batı Hunları olarak ikiye bölündü (MÖ 58). Batı Hunlarının başına geçen Çi-Çi, Çu ve Talas ırmakları arasındaki bölgeye yerleşerek ülkesini kurdu. Çi-Çi bu bölgede çevresi surlarla çevrili bir başkent inşa etti ve Çinlilerle mücadeleye başladı. MÖ 36 yılında Çi-Çi nin başkentini kuşatan Çinliler, Çi-Çi ye teslim ol çağrısı yaptılarsa da Çi-Çi kahramanca savaşarak ölmeyi tercih etti. Çin hâkimiyetine giren Doğu Hunları ise, hükümdarları Ho-Han-Yeh in ölümü ile Çinlilere karşı tekrar mücadeleye giriştiler. Hükümdarları Yu-Tanhu (MÖ 18 – 46) zamanında tekrar bağımsızlıklarına kavuşarak, kuzeye doğru topraklarını genişletmişlerse de Yu-Tanhu nun ölümü ile iç karışıklıklar tekrar başladı. Bu olumsuzlukların yanında birde Yu-Tanhu nun oğulları arasında başlayan taht kavgaları, devletin tekrar Kuzey ve
Güney Hunları diye ikiye ayrılmasına neden olmuştur (48).
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder